Düşünce

Düşünce


           Birini bekliyorsun umutsuzca. Umutsuzca tabi. Olmayacak şeyler peşinde zihnin. Zaten olmasını istemediğin bir şeyin olmasını istiyorsun. Kızma şimdi, saçmaladın deme hemen. Yaşamıştır herkes böyle bir şeyi. Mesela durumları kötü olduğu için annesinden doğum günü hediyesi beklemeyen bir çocuk istemiyor mudur o hediyeyi aslında? İstiyor mudur? Bu da öyle işte. Neticede bir kedi hem ölü hem sağ olabiliyorsa bu duygu da çok çılgınca gelmemeli.

           Neyse bekliyorsun sonuçta. İnkar edemiyorsun. Hem kime edeceksin?

           Kalbine fazla geliyor tümüyle düşünmek, çıplak gözle bakmak gibi güneşe… acıtıyor. Donuk bir bakışına yaklaşabilirsin en fazla. Oysa elini tutmak da gülmesine sebep olabilmek de çok istersin. Bir gülüşün sebebi olmak ne kadar önemli olabilirse o kadar önemli hatta.

           Her şey ne ani oldu ama. Herkesten sıyrıldığı o anı unutamıyorum. Ne gülüştü! 
Çalışmış mıydı buna yoksa doğaçlama mıydı?

           Bu soruyu çok düşünüyorum bu aralar. Yıllar boyunca birinde iz bırakmayı bu kadar basit bir şekilde başarması tesadüf müydü yani? Doğal hali miydi, hep mi böyle gülüyordu? Öyleyse neden tüm şahit olanlar aşık olmuyordu? Niye herkes sürekli onu düşünmüyordu? Yoksa üzerine düşünülmüş ve iyi planlanmış bir hamle miydi? Hedef reseptöre saldıran bir ilaç, kilidine oturan bir anahtar gibi. Deli gibi dönüyor bu sorular aklımda. Başımı döndürüyor zaman zaman, tıkanıyorum.

           Unutamadığım bir diğer şey ise zaten uzakta duran ihtimallerin bir anda yok olduğu zaman. Gerçekten… gerçekten o an bir şeyler koptu içimden. Eksildiğimi hissettiğim bir andı. Ağır bir kapının güm diye yüzüne çarpıldığında gövdenin titremesi gibi tabanlarının karıncalanmasına sebep olan bir şey duymuştum. İstediğin hediyeyi alabilmesinin annen için olanaksız olduğunu duyduğun anı düşün! İkiye bölünürsün hemen oracıkta. Zıt iki yan. Sonra milyonlarca düşünce belirir isteneni kötülemeye çalışan. Tabi bir taraf daima isteyecek ve arada çok kanlı bir savaş çıkacak.

           Sona eriyor mu hiç bu savaş? Henüz bilmiyorum. Bir kazananı olacak mı? Henüz bilmiyorum.

           Böylece, gelmeyeceğini bilsen de bekleme çaresizliği olmaz tüm derdin, beklemene muhalif bir yanın da olacak.

           Sen suskun suskun beklerken zaman geçecek ve … sadece zaman geçecek. Öte yandan her şey birer fotoğraf gibi zihninde olduğundan ne bayatlayacak ne silinecek.

           Yine de her şeye rağmen… her şeye rağmen, gizliden gizliden bekliyorum. Yolda karşıdan gelenlerin yüzlerine umutla bakıyorum, omzumu dürtükleyen ve çantamın fermuarının açık olduğunu söylemek isteyen bir parmağın sahibine umutla dönüyorum mesela. Mesela şu an çıkacak olsan karşıma…

Yorumlar

  1. Mukemmel bir anlatim .icim acimadi değil .Yaşıyarak okudum

    YanıtlaSil

Yorum Gönder