Telaş

       Dışarı çıkmadan hızlı bir şeyler atıştırayım düşüncesiyle açtığım buzdolabında bir arkadaşımla dün akşamki soslu tavuklu makarna maceramızdan kalma hardal sosu karşıladı beni. Telefonda gezinirken görmüştü tarifini, çok basitmiş ve kesinlikle denemeliymiş diye bütün akşamımızı yemekle uğraşarak geçirmiştik. 

        Hardalla karar kıldığım sandviç için yine dünden kalan ekmeğin içini açacakken üst kattan müthiş bir ses geldi. Çıkan sesten bir şeyin düştüğü anlaşılıyordu. Her ne düştüyse kırılmadığı da belliydi. Hışımla terliklerimi giyip apartmana fırladım. Üst kata çıktığımda karar kıldığım sonuç birinin yere düşmüş olduğuydu. Üstelik sesin şiddetini düşünecek olursak durumu kötü olmalıydı. Üst komşumuz apartmanımızda uzun zamandır tek başına oturan yaşlı Fatma Teyze idi. Ne var ki bu korkunç ayrıntı Fatma Teyze'nin kapısına gelene kadar aklıma gelmemişti. Kapının üstündeki pembe çiçekli çelenkle yerdeki süslü paspas sayesinde anlamıştım kime geldiğimi. Donakalmıştım adeta. Az önce merdivenleri üçer üçer çıkmama rağmen şimdi elimi kolumu hareket ettiremiyordum. Zili çalana değin ne kadar süre geçti bilmiyorum. Kapının açılmama ihtimali aklıma geldikçe nefesim daralıyordu. Yüzüm bembeyaz olmuştu. Daha sonra zile art arda yedi sekiz kez basmış olmalıyım ki Fatma Teyzenin karşı komşusu da çıkmıştı kapıya telaşla. Sahi bu sesi bir tek ben mi duymuştum? Neden bir ben kapısına dayanmıştım Fatma Teyzenin? Ne oldu kızım, dedi karşı komşu. Arkamı dönüp kireç kesen suratımla kapıyı işaret ettim fakat cevap vermeye kalmadan kapı açıldı. Fatma Teyzenin her zamanki sevecen tatlı yüzü karşımda belirmişti. Yüzünde suçlu bir tebessüm vardı yalnız. "Torunum" dedi "hiç rahat durmuyor afacan". O anın verdiği heyecanla birkaç damla yaş süzülmüş gözlerimden, Fatma Teyzenin omzuna sarılınca fark ettim, ıslanmıştı kazağı. Beni öyle görünce uzun zaman üzerine aralarının düzeldiği kızı aklına gelmiş olacak onun da gözleri yaşardı.

Eve döndüğümde mutfaktaki açık hardal kavanozu, kesimi yarım kalmış ekmek ve yere düşmüş bıçak, az önce yaşadığım krizi tek bir fotoğrafla özetler gibiydi. Biraz sonra telefonumdaki on küsür cevapsız aramayı gördüm. Fatma Teyze'nin ısrarıyla önce akşam yemeğiydi sonra çayıydı derken epey oyalanmış arkadaşlarla buluşmayı kaçırmıştım. Hem de hiç haber vermeden...

Yorumlar