Mahçup Bir Kupa

        Son on dakika mutfak rafına boş gözlerle bakmakla geçmişti. O an neden orada olduğunu, neden mutfağa geldiğini öyle hatırlamıyordu ki, sanki içinde bulunduğu ana doğmuştu. Hangi vitamin eksikliğiydi bu illet? Hah şimdi de otur bunu hatırla! Canı sıkılmıştı.

        Kahve!.. Şuan tek istediği, içini kuru dal kokusuyla dolduracak, şakaklarındaki damarları gevşetecek ve bardağına üst dudağını burnuna kadar sokmayı planladığı kahvesi, belki onu bu unutkanlığa siktir çekmesi için yüreklendirirdi. Hemen önündeki raftan kahve kavanozunu kutsallaştırıcı bir özenle alması yaşadığı galeyana, unutkanlık buhranına ters düşüyordu ama kahve ciddi bir işti, bundan taviz veremezdi. Dönüp kavanozu masaya bırakırken, her şeyi açıklarcasına mahcup bir gülümsemeyle kupası karşıladı onu. Ufacık bir hıhlama ve minik bir tebessümle karşılık verdi kendisi de.

Yorumlar